Alaaddinin Sihirli Lambası

Alaaddin, sihirli bir lambayı bulup lambanın içindeki cinin yardımıyla zorlukların üstesinden gelir. İlk dileğiyle mağaradan kurtulur, ardından fakirlere yardım eder ve prensesle evlenmek için muhteşem bir saray yaptırır. Cesareti ve yardımseverliği sayesinde mutlu bir hayat sürer, lambayı ise gücünü kötüye kullanmamak için gömer.

Alaaddinin Sihirli Lambası

Bir zamanlar, sıcak kumların arasında yer alan, altın kubbeli sarayları ve pazar yerleriyle ünlü büyüleyici bir şehir vardı. Bu şehirde, fakir ama cesur bir genç olan Alaaddin yaşardı. Alaaddin, annesiyle birlikte küçük, derme çatma bir evde yaşar, sabahları pazarda çalışır, akşamları ise yıldızların altında büyük hayaller kurardı. Herkes Alaaddin’i neşeli, yardımsever ve maceracı ruhuyla tanırdı.

Bir gün, Alaaddin yine pazarda gezinirken üzerinde uzun siyah bir pelerin olan gizemli bir adam ona yaklaştı. Adamın gözleri parlak ve tuhaf bir şekilde güvenilmezdi.
“Hey genç adam!” diye seslendi adam. “Senin gibi cesur ve akıllı birine ihtiyacım var. Beni dinlersen zenginlik ve mutluluğa kavuşabilirsin.”
Alaaddin, adamın sözleri karşısında şaşırdı. “Nasıl yani?” diye sordu. Adam, Alaaddin’in kulağına eğildi ve “Bir mağarada, sihirli bir lamba var. O lambayı bana getirirsen, seni büyük bir ödülle ödüllendireceğim,” dedi. Alaaddin önce tereddüt etti, ama merakı galip geldi. Zenginlik ve macera fırsatını kaçırmak istemiyordu.


Sihirli Mağara

Alaaddin, adamla birlikte çölün derinliklerine doğru yola çıktı. Güneş tepede parlıyordu ve sıcak kumlar ayaklarının altını yakıyordu. Nihayet, büyük taşlarla kaplı eski bir mağaraya ulaştılar. Adam, Alaaddin’e dönerek, “Bu mağaranın içinde büyük hazineler saklı. Ama en önemlisi, sihirli lambayı bulmalısın,” dedi. Ardından tuhaf sözler mırıldandı ve taşlar hareket ederek mağaranın kapısı açıldı.

Alaaddin, mağaranın içine adım attığında gözleri kamaştı. Altın sikkeler, mücevherlerle dolu kasalar, ışıl ışıl parlayan değerli taşlar her yeri dolduruyordu. Ancak adamın bahsettiği lamba, köşede, sade bir masanın üzerinde duruyordu. Lamba diğer hazineler kadar gösterişli değildi, ama Alaaddin onu almak için masaya yaklaştı. Lambayı eline aldığında hafif bir sıcaklık hissetti.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Çöl Fırtınasıyla Gelen Büyücü

“Buldum!” diye bağırdı Alaaddin. Ancak lambayı alıp çıkmak istediğinde, adamın sesi yankılandı. “Lambayı hemen bana ver!”
Alaaddin, adamın bu kadar aceleci ve öfkeli tavrından şüphelendi. “Hayır, önce beni dışarı çıkar!” dedi. Adam sinirlenip mağaranın kapısını kapadı ve oradan uzaklaştı. Alaaddin, karanlıkta yalnız kaldı. Fakat korkmadı. Çünkü onun cesaretli bir kalbi vardı.


Cin ve Dilekler

Mağarada lambanın üzerindeki tozu silmek için elini lambanın üzerine sürdüğünde birden etrafını mavi bir duman sardı. Dumanın içinden dev bir cin belirdi. Cin, Alaaddin’e eğilerek, “Ey efendim, ben bu lambanın ciniyim. Beni serbest bıraktığın için sana minnettarım. Artık üç dilek hakkın var,” dedi.

Alaaddin gözlerine inanamadı. “Gerçekten mi? O halde ilk dileğim, beni mağaradan dışarı çıkar!” dedi. Cin, parmaklarını şıklattı ve Alaaddin bir anda mağaranın dışında, yıldızların altında buldu kendini. Derin bir nefes aldı ve lambayı sıkıca kavradı. Cin, Alaaddin’in karşısında uçmaya devam etti. “İki dilek hakkın kaldı, efendim. Söyle, ne istersin?” Alaaddin, dileklerini hemen harcamak istemedi. Önce annesinin yanına dönüp her şeyi anlattı.


Zenginlik ve Mutluluk

Alaaddin, lambanın gücünü kötüye kullanmamak için söz verdi. İlk olarak cinin yardımıyla annesine yeni bir ev yaptırdı. Bu ev, altın rengi kapıları ve zengin halılarıyla şehirdeki herkesin dikkatini çekti. Ardından şehrin fakir insanlarına yemek ve hediyeler dağıttı. Alaaddin, artık yalnızca cesur değil, aynı zamanda şehrin en cömert ve yardımsever insanı olmuştu. Fakat Alaaddin’in kalbinde başka bir dilek daha vardı: Prenses Yasemin ile tanışmak.


Prenses ve Alaaddin

Bir gün, şehrin prensesi Yasemin, korumalarıyla birlikte pazar yerine geldi. Alaaddin, prensesi ilk kez gördüğünde gözlerine inanamadı. Prenses, zarif elbiseleri ve güler yüzüyle Alaaddin’in kalbini kazanmıştı. Alaaddin cesaretini toplayarak prensesin yanına gitti ve onunla konuşmaya başladı. Prenses, Alaaddin’in cesur ve yardımsever biri olduğunu duyunca çok etkilendi.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Küçük Robotun Büyük Macerası

Alaaddin, cinin yardımıyla prenses için muhteşem bir saray yaptırdı. Bu saray, altın kubbeleri, kristal avizeleri ve devasa bahçesiyle bir rüya gibiydi. Prenses, Alaaddin’in bu zarif jestine hayran kaldı ve onunla evlenmeyi kabul etti. Şehirde günlerce süren büyük bir düğün yapıldı.


Alaaddinin Sihirli Lambasında Mutlu Son

Alaaddin, lambanın sihrini sadece insanlara yardım etmek ve mutluluk getirmek için kullandı. Cin de Alaaddin’in iyi kalbini görünce çok mutlu oldu. Alaaddin, üç dileğini tamamladığında, lambayı bir tepeye gömmeye karar verdi. Çünkü o artık kendi zekası ve cesaretiyle her şeyin üstesinden gelebileceğini biliyordu.

Ve gökten üç elma düştü: Biri Alaaddin’in, biri prensesin, biri de bu masalı dinleyenlerin başına! 😊

Evet çocuklar Alaaddinin Sihirli Lambası adlı masalımızda burada bitti. Sizde Alaaddinin Sihirli Lambası gibi Binbir Gece Masalları yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.

masal gonder

MasalAbi

Masal Abi Olarak Çocuklarıma Okumayacağım Hiçbir Masalı Evlatlarınıza Okumayacağımdan Emin Olabilirsiniz. Bende Bir Baba Olarak Kendi Evlatlarıma Okumadığım Hiçbir Masalı Sizlere Sunmuyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu